Bunları Biliyor musunuz ¿?
Ünlü besteci Beethoven'in son bestesini, sağır olarak yaptığını...
Paris'teki Versailles Sarayı'nın 1300 odası olduğunu ve hiç tuvaletinin olmadığını...
Bir çift sineğin sadece nisan-mayıs aylarında bıraktıkları yumurtaların tamamından sinek çıksa idi, dünyayı 14 metre kalınlığında bir sinek tabakası kaplayacağını...
Eyfel kulesinin yapımında toplam 6400 ton ağırlığında 18.100 adet demir parçası kullanıldığını...
Süleymaniye camiinin 4 minaresi olmasının sebebinin, Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefenin de Osmanlının onuncu padişahı olduğunun bir işareti anlamına geldiğini...
Bir insandaki toplam damar uzunluğunun 150 bin km. ve dünya ile güneş arasındaki mesafenin de 150 milyon km. olduğunu...
Osmanlı sultanlarının ve bazı alimlerin başlarındaki kavukların, kefenlerinden oluştuğunu, sık sık ölümü hatırlayıp ona göre karar verdiklerini, ayrıca öldükleri zaman hemen başlarındaki kefenle defnedildiklerini...
Bir futbolcunun topa her kafa vuruşunda, beyninden 1000(bin) hücrenin öldüğünü...
Ortalama bir insanda 30.000-100.000 adet saç olduğunu, hergün yaklaşık 100 tanesinin döküldüğünü...
İnsan vücudunun her 7 yılda -ölen hücrelerin yerine yenisi gelerek- tamamen yenilendiğini...
Amerikan halkının %60'ının ülkelerini, dünya haritasında bulamadıklarını...
0(sıfır)'ı müslümanların bulduğunu...
Dünyaya her yıl düşen yağış miktarının eşit olduğunu...
Beşiktaş kulübünün kuruluşundaki Kırmızı-Beyaz renklerinin, Balkan savaşındaki mağlubiyetten sonra Siyah-Beyaz olarak değiştirildiğini...
Galatasaray kulübünden, yıllar önce bir grubun ayrılıp 'Güneşspor' u kurduğunu...
Fenerbahçe Kulübünün ilk adının 'Siyah Çoraplılar' olduğunu...
İbni Sina'nın göz ameliyatı yaptığını...
17 Ağustos 1999'da sabaha karşı 02:58 civarı 7.4 şiddetinde, gece büyük bir deprem yaşadık. Kur'an-ı Kerim'in 7inci (A'raf) suresinin 4üncü ayetinde sanki bu depremin anlatıldığını... ("Biz nice memleketler halkını helâk ettik ki onlara azabımız, gece yatarlarken, yahut göndüz istirahat ederlerken gelmişti" Kur'an-ı Kerim(7/4))
|
İLAÇ 
Vücudun işleyişini etkileyen ve hastalıkları iyileştirmek için kullanılan kimyasal maddelere ilaç denir. İlaçlar çok çeşitlidir ve vücudu değişik yollardan etkiler. Örneğin vitamin türünden ilaçlar vücudun iyi çalışması için gerekli kimyasal maddeleri sağlar. Bazı ilaçlar vücudun tümünü etkiler. Bazılarının etkisi ise vücudun yalnızca bir bölümünde görülür. Örneğin beyin ve omurilikten oluşan merkezi sinir sistemini etkileyen ilaçlar vardır. İnsanı gevşeten ve yatıştıran sakinleştiriciler, harekete geçiren uyarıcılar ve ağrı duymaktan kurtaran ağrı kesiciler bu tür ilaçlardır . Bazı ilaçlar vücudu doğrudan etkilemez. Vücuda giren hastalık yapıcı mikroplarla savaşırlar . İlaçlar çok sık ve aşırı dozlarda alınırsa zarar verir. Bazı ilaçlar çok sık alınırsa zamanla alışkanlık yapar. İnsan ilaca bağımlı hale gelebilir. Böyle bir insan ilacı almadığı zaman kendini hasta hisseder .
|
İLKYARDIM 
İlkyardım kaza geçiren, yaralanan ya da hastalanan kimselere doktor gelmeden önce yapılan yardımdır. Ciddi bir kazada ya da hastalıkta ilkyardım yaşam kurtarabilir . İlkyardımda yaralı ya da hastaya büyük dikkat ve özen gösterilmesi çok önemlidir . İlkyardım eğitimi görmemiş bir kimse, yardım edeceğim derken, yarardan çok zarar verebilir . Okullar ve Kızılay gibi örgütler ilkyardım eğitimi verir. Ciddi bir kaza geçirmiş insan çok kan kaybedebilir. Ağır hastalar baygınlık geçirebilir. İlkyardım konusunda deneyimi olmayanların yapacağı ilk iş acele tıbbi yardım sağlamaktır. Polisten ve hastanelerin acil servisinden cankurtaran istenebilir. Acil servislerde çalışan doktor ve hemşireler, gelen yaralı ve hastalar için yapılması gereken ne varsa vakit kaybetmeden yaparlar.
|
İNSAN SESİ 
Başta insan olmak üzere bütün omurgalılar ağız, akciğerler ve ses tellerini kullanarak ses çıkarır. İnsanın sesi konuşmasına, şarkı söylemesine, mırıldanmasına, bağırmasına olanak verir. İnsan sesinin oluşması için önce akciğerlerden gelen hava soluk borusuna dolar ve buradan dışarı çıkar. Soluk borusunun üst bölümünde gırtlak yer alır. Gırtlakta ses telleri bulunur. Sert lifleri andıran ses telleri tıpkı bir kemanın telleri gibi iş görür. Akciğerlerden gelen havayla titreşir ve insan sesinin çıkmasını sağlarlar. İnsanlar gırtlak kasları, ağız, dudak ve dişlerinin yardımıyla bu sesleri sözcüklere dönüştürürler .
|
İPEK 
Ipek, ipekböceğinin ürettiği yumuşak, parlak bir liftir. İpekböceği bir tırtıldır ve bu lifi kendine koza örmek için üretir. İnsanlar bu liften iplik yapar ve kumaş dokurlar. İpek çok sağlamdır. Boyanınca da çok gösterişli olur. Bazen ipeğe başka lifler karıştırılarak döşemelik ve perdelik kumaşlar yapılır. İpek dokumacılığı bundan 4.600 yıl önce Çin'de başladı. 16. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında İtalya ve Fransa'da büyük gelişme gösterdi. İpek en çok dut ipekböceğinden elde edilir. Bu böceğin dişisi 200-500 yumurta bıraktıktan sonra ölür. Yumurtalardan çıkan minik tırtıllar dut yaprağıyla beslenir. Hızla büyüyerek 20-30 günde 7-8 santimetreyi bulur. Büyümesi tamamlanınca yemeyi bırakır ve incecik ipek liften çevresine bir koza örer. İnsanlar ipek elde etmek için üretme çiftliklerinde ipekböcekçiliği yaparlar. Kozaların ipeği elle ya da makinelerle çözülerek çile haline getirilir. Bir kozadan 450 ile 900 metre arasında kesiksiz iplik çıkabilir. Bu iplikler tezgahlarda dokunarak kumaş yapılır.
|
EZOP 
Ezop fabl denen öyküleriyle ünlüdür. Anlattığı öyküler yaşama ilişkin bir öğüt ya da ders
verir. Kahramanları ise hayvanlardır. Ezop'un öykülerinde hayvanlar konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır. Öyküden çıkarılacak ders, sonunda okura öğüt biçiminde verilir . Ezop'un en ünlü öykülerinden biri ''Karınca ile Ağustosböceği" dir. Karınca yaz boyunca çalışarak soğuk kış günleri için yiyecek toplar. Oysa ağustosböceği geleceği umursamadan gülüp oynar. Kış gelince karıncanın yiyeceği bol, keyfi yerindedir. Ağustosböceğinin ise bir lokma yiyeceği yoktur. Ezop bu öykü ile, ''Gününü gün edeceğine geleceğini düşün '' demek ister. Ezop'un yaşamına ilişkin çok az şey bilinir. İÖ 620'de doğduğu ve Eski Yunan'da zengin bir adamın kölesi olduğu sanılmaktadır. Adının Y unanca biçimi Aisopos 'tur. Öykülerini insanlara hoşça vakit geçirtmek için anlattığı söylenir. Ezop'un öyküleri İÖ
300 dolayında derlenerek yazıya geçirilmiştir. ''Tilki ile Üzümler'' ve "Çoban ile Kurt" bunların en ünlüleri arasındadır .
|
FABL 
Fabl içinde bir ders ya da öğüt bulunan bir öyküdür. Yazar genellikle bu dersi öykünün sonunda, ''Gülme komşuna, gelir başına,'' gibi bir cümleyle özetler. Fablların kahramanları genellikle havyanlardır. Ama bu hayvanlar insanlar gibi düşünür , konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır. Dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop ve Jean de La Fontaine'dir (Jan de La Fonten okunur). Ezop'un fablları İÖ 3oo 'de derlenerek yazıya geçirilmiştir. La Fontaine 17. yüzyılda yaşamış bir Fransız yazardır. İlk fabl kitabını 1668'de yayımlamış, toplam 12 fabl kitabı yazmıştır. La Fontaine'in fablları şiir biçimindedir. La Fontaine, Ezop ve başka yazarlardan esinlenmiş, ama bu öyküleri kendine özgü bir biçimde anlatmıştır. Fabl sevilen bir öykü türüdür. Eski çağlardan günümüze değin birçok yazar bu tür öyküler yazmıştır . ABD'li J ames Thurber ve İngiliz George Orwell çağdaş fabl yazarlarıdır.
|