Yasemin, Cemre ve Eren'le müzik kariyerlerini sürdüren, R&B tarzı müzikleri ve aldıkları dans eğitimini taşıdıkları sahne showları ile hayran kitlelerini her gün arttıran HEPSİ kızları, 1 Mart Pazar günü Tim Maslak Show Center’da hayranlarıyla buluşacak.
Eski ve yeni parçalarından oluşacak repertuarları, sahne showları ve bitmek bilmeyen enerjileriyle Hepsi Grubu;
HEPSİ KIZLARI FİLM YILDIZI OLMAYA HAZIR!.. İLK SİNEMA FİLMLERİNİ ÇEKECEK GRUBUN AÇIKLAMALARI BİR TIK ÖTEDE!.. |
|
11/11/2008 11:59 |
|
Hepsi grubu, konser sonrası görüştükleri basın mensuplarına yeni film heyecanlarını anlattı.
Geçtiğimiz gün Bostancı Gösteri Merkezi'nde sevenleriyle buluşan Hepsi grubu, konser sonrası görüştükleri basın mensuplarına yeni film heyecanlarını anlattı.
Eren, Yasemin, Cemre ve Gülçin’den kurulu Hepsi grubu, yönetmen koltuğunda Bahadır Barış’ın oturacağı sinema filminin çekim gününü sabırsızlıkla beklediklerini söyledi. Grup üyeleri, "Gurbetçi, kasabalı, hemşire ve şehirli zengin kızın aynı evde buluşmalarıyla gelişen olayları konu alan film için çok çalıştık. İlk sinema deneyimimiz olacak, o yüzden çok heyecanlıyız" dedi.
İBRAHİM TATLISES-YILDIZ TİLBE OLAYIYLA İLGİLİ İLGİNÇ BİR YAZI!... YAZAR SEVAN ÇAMLICA, BAKIN OLAYA HANGİ AÇIDAN BAKMIŞ!... |
|
28/2/2009 13:43 |
|
İşte Sevan Çamlıca'nın yazısı!...
İbrahim Tatlıses ve Yıldız Tilbe'nin program öncesinde ve sonrasında aralarında nelerin geçtiğini artık herkes biliyor. Can Dündar bile çiçeği burnunda programında, rating sağlamak amacıyla bu konuya yer verebiliyorsa gerisini siz düşünün artık…
Yıldız Tilbe'nin dayak yediğini iddia ettiği yıllarda ben o şirketin halkla ilişkiler müdürlüğünü yapıyordum. Gerçekten Yıldız Tilbe'nin şirkete transferi söz konusu olduğunda büyük sorunlar yaşandı. Prestij Müzik'e o yıllarda gelmek için can atan ünlü ünsüz onlarca sanatçı vardı. Ne var ki Yıldız Tilbe eski patronu Aydın Oskay'ı o kadar canından bezdirmişti ki, yaptığı masrafları karşılığında mukavelesini vermeyi bizzat teklif etti…
DAYAK OLAYI.
Yıldız Tilbe'nin Prestij Müzik'in Levent Yeni Sülün sokaktaki işyerine her gelişi olay oldu. Burhan Aydemir'in belirttiği gibi o gece ben alt katta çalışırken tartışmalar oldu ve Yıldız Tilbe geç vakitte şirketi terk etti…
Ertesi gün şirkette benim dışımda yetkili hiçbir kimsenin olmadığı saatte şirkete geldi… Arabasını yolu kapatacak şekilde park ettikten sonra şirketin bahçesine girdi ve inanılmaz bir şekilde küfürler savurmaya başladı ki, yenilir yutulur cinsinden değil.. Bu durumda olaya ancak ben müdahale edebildim, sakinleştirerek yukarı çıkardım… Ancak o günlerin stresini yazıyla anlatmak mümkün değil… Yaşamak gerekiyor… Bütün bu olanların en yakın tanığı rahmetli Hilmi Topaloğlu'nun yardımcısı Veysel Şimşek'te iyi hatırlar.
Burhan Aydemir iddia etiğine göre Yıldız Tilbe'ye iki tokat atmış… Doğrusunu isterseniz, birisi benim ölmüş babama hakaret etseydi belki daha fazlasını yapardım. Ancak Aydemir, eksik bir şey yapmış… Kendisinden “uyuşturucu” bulmasını istediğinde hemen bir ambulans çağırıp hastaneye göndermesi gerekirdi. Nasıl bir cürettir ki bu 3-5 kez görüştüğü bir insandan peynir ekmek ister gibi böyle bir talepte bulunabiliyor…
Şunu anlarız; “Ağabey, kafam çok bozuk bana bir rakı ısmarlar mısın “ deseydi, onu makul karşılardık... Tabii bütün bunlar Burhan Aydemir'in iddiaları.
NEDEN ANLATIYORUM…
Yıldız Tilbe'de büyük emekleri olan rahmetli gazeteci arkadaşım Anuş Bakış yıllar önce benimle tanıştırdı… Anuş aynı zamanda onun uzun yıllar menajerliğini yapmıştı. Tanıştırmasının amacı ise yardımcı olmamızı istemesiydi. Gazeteciler arasında bu tür dayanışmalar yapılır. Anuş'a “bu kızdan bir şey olmaz” dedim… Şarkıları ve yorumcu kimliği ile ilgili değildi söylediklerim… Taa o yıllardan bir gariplik sezdim belkide… Ve canım arkadaşımın yardımcı olmamı istediği bu kara kuru kıza yardımcı olmak içimden gelmedi…
Yıllar sonra bu dediklerim çıktı. Belki şarkıları, yorumculuğu ile gönüllere taht kurdu ama farklı ve inişli çıkışlı özel hayatı ile hep gündemde kaldı. Sanatçıların normal insanlar olmadığı bilinir. Buna da “yaratıcı oldukları için böyle davranıyorlar” diye bir kılıf uydurulur ya…Gelin görün bu iş Yıldız Tilbe kimliğiyle şirazesinden çıktı.
ŞIK OLMAYAN NE?
İbrahim Tatlıses'i nelerin çıldırttığını tahmin edebiliyorum. Yıllarca ünlü ünsüz onlarca sanatçının basın danışmanlığını yapmış birisi olarak, kaprislerini, hüzünlerini, doymamışlıklarını, her şeylerini iyi bilirim…Tabii istisna olanlarını tenzih ederek.
İbrahim Tatlıses'e o kelimeyi Yıldız Tilbe Söyletmiştir.
Peki yılların programcısı İbrahim Tatlıses bu tahriklere kapılmalı mıydı?… Hayır!… Bence daha önce Ankaralı Turgut olayında olduğu gibi reklam arasından sonra Yıldız Tilbe'ye kapıyı göstermeliydi…
Gelelim o talihsiz kelimeye… Ben İbrahim Tatlıses'in o kelimeyi mecazi anlamda kullandığını biliyorum… Yıldız Tilbe'nin adlarını açıkladığı insanların hepsini çok iyi tanıyorum.. Rahmetli Hilmi Topaloğlu, Burhan Aydemir ve Mahsun Kırmızıgül'ü daha şirket sahibi olmadan tanırım. Kaldı ki daha sonra yıllarca beraber çalıştık… İş hayatında başarıları, başarısızlıkları olmuştur… Hatta zaman zaman birbirimize bile girdiğimiz vakidir…
Şu var ki, İbrahim Tatlıses'in mecazi olarak bile olsa söylediği söz ağırdır.. Bu üç insan onurlarına, namuslarına son derece düşkün insanlardır…
KÖŞE YAZARLARI
Diyelim magazincilerin bu olaya karşı yorumları farklı olabilir. Peki önemli gazetelerin köşelerini işgal etmiş bazılarının, belkide programı veya perde arkasını bilmeden yaptıkları yorumlara ne dersiniz… Bilmeden, araştırmadan belden aşağı vurmalar…
Bazıları imparatorun “plastik tahtı” yıkıldı derken, kimide İbrahim Tatlıses'in “kıç” üstü oturduğunu bile yazmak pervasızlığını gösterdi… Olaydan haberi olmayanlar ise gündemi yakalamak adına, “aferin kıza, Tatlıses'e haddini bildirdi” demek cüretini gösterdi… Yukarıda da dediğim gibi Can Dündar, bu garip kızı canlı yayında konuştururken, araştırmacı gazetecilik adına, diğer tarafın fikrini almaya gerek bile görmedi…
Müjde Ar gibi bir sanatçı, “Yahu tamamda bir insanın bu sözü etmesi için delirmiş olması gerekir, bu işte bir şey var” diye düşünemedi veya düşünmek istemedi. Halbuki kendi programında ağza alınmayacak ne kadar müstehcen sözü uluorta sallarken ve kendisini izleyen insanlara iyi örnek (!) olurken, “Hazır herkes vururken birde ben çakayım Tatlıses'e” dedi… Çakmak moda ya şimdi… Fransız Sokağı'nda ve Nişantaşı'ndaki barlarda kafa dağıtırken, “Hadi bugünde buna giydirelim” diye gazetecilik yapılıyorsa bu işin boku çıktı artık…
İbrahim Tatlıses'i çok eski tanımama rağmen yıllardan beri görmedim.. Görmemi gerektiren bir durum da yok. Ne var ki eli kalem tutan arkadaşlar insaflı olmalılar biraz. Bu adam yanında yüzlerce kişi çalıştırıyor… Bu yaşında hala çalışıyor ve kazandıklarını başkaları gibi, borsaya, dövize, gayrimenkule yatırmıyor… Batıyor, çıkıyor yine insanlara ekmek veriyor.
Birazda gülelim… Ben şimdiye kadar bir televizyon yapımcısından külotlu çorap ve jilet isteyen bir sanatçı ile tanışmadım ve çalışmadım… Bunun içinde kendimi şanslı hissediyorum.
HADİSE, KENDİSİ İÇİN HAZIRLANAN “KUMAŞSIZ KIYAFETİ” GİYECEK Mİ? İŞTE HADİSE’NİN SON KARARI!... |
|
12/3/2009 10:20 |
|
Türkiye'yi Moskova'da düzenlenecek 54'üncü Eurovision şarkı yarışmasında temsil etmeye hazırlanan Hadise, kendisi için "kumaşsız kıyafet" hazırladığını duyuran modacı Muammer Ketenci'yle hiçbir temasının olmadığını söyledi.
Hadise, kendisi için "Kumaşsız kıyafet" hazırladığını açıklayan tasarımcı Muammer Ketenci'yle "hiçbir görüşme yapmadığını" vurgulayarak "Onunla çalışmayacağım. Bunu özellikle belirtmek istiyorum. Herkese 'kıyafetimi hazırlayacağını' söylüyor ama bu doğru değil. Kıyafetim 1 Ocak'ta TRT'deki gösterimde giydiğime benzemeyecek, farklı bir şey olacak. Harekete uygun, hafif bir elbise olacak" şeklinde konuştu.

|
|
HOŞŞİK, ZUMZUK, SASI, CIVIR!!! GÜLSE BİRSEL, AVRUPA YAKASI’NIN SON BOMBASI DİLBER HALA’NIN KULLANDIĞI KELİMELERİN ANLAMLARINI YAZDI!.. DİLBER HALA SÖZLÜĞÜ BİR TIK ÖTEDE!.. |
|
9/11/2008 11:19 |
|
İşte Gülse Birsel’in keyifli Pazar yazısı:
Bazen yazıyorsun, oynuyorsun, insanlar "Gülmekten yarıldık," diyorlar ama bakıyorsun, bir arpa boyu yol gitmişsin, çünkü gerçek hayatta olanlar kurgu mizahı kenarda gözyaşları içinde bırakmış! Fener'in amigosu Rambo Okan'ı ana haber bülteninde izleyince, bu şaka-espri işlerini bırakıp dikiş dikmeye karar verdim. Rambo Okan, 26 Ekim'deki Avrasya Maratonu'na katılıyor ve yüzlerce insanla birlikte koşuyor. Bitirme çizgisinde bekleyen ekip, bir de ne görsün, yarışın birincisi Rambo... Üstelik de iki saat 48 dakikayla, kendi yaş kategorisinde muhteşem bir derece yapmış. Madalyasını takıp, kupasını veriyorlar. Rambo başlıyor para ödülünü beklemeye... Neden sonra anlaşılıyor ki Rambo, parkurun 30. kilometresindeki kontrol noktasından geçmemiş. Sorulunca başlıyor ballandıra ballandıra nasıl birinci olduğunu anlatmaya. Sahilyolunu takip ederek kestirmeden gittiğini, parklardan geçerek yolu kısalttığını, uygulamalı şekilde kameralar karşısında, kıkırdayarak gösteriyor. Buraya kadar tamam. Ortaya çıkmış bir hile var. Ama Rambo, kupayı ve madalyayı geri vermek istemiyor ve diyor ki: "Altın vereceğinize teneke madalya verdiniz, ayrıca kupa da dandikten, elime aldım bir sıktım, sakız gibi ezildi, geri veremem, attım denize..." Para ödülünü alamadığı için de organizasyonu savcılığa vereceğini ifade ediyor. Şimdi ben bu hikâyeyi Burhan Altıntop'a yazsam, seyirci "Abartmış!" demez mi?! Derken ikinci bomba geliyor: "Batman Belediye Başkanı DTP'li Hüseyin Kalkan, dünya gişe rekorları kıran Batman filminin yönetmeni Christopher Nolan'a, Batman şehrinin adını izinsiz kullandıkları gerekçesiyle dava açmaya hazırlanıyor. 'Dünyada bir tek Batman var. ABD'li film yapımcıları ilimizin adını bizden habersiz filmlerine yansıtmışlar. Batman'ın adını kullananlardan davacıyız. Bu davayı gerekirse de ABD'de de açacağız,' diyor." Dikkatinizi çekerim, bu adam bir Avrupa Yakası karakteri değil, belediye başkanı! Zaten böyle karakter yazsam, "Gerçeklikten uzak, karikatür," diye topa tutarlar. Bizim en çılgın karakterler en fazla Burhan gibi İngiltere kraliçesiyle tanışmaya kalkıyor, Dilber Hala gibi karşılıksız bir platonik aşk yaşayıp kendini manilerle ifade ediyor, o kadar! Bu arada artık herkesin Dilber hala gibi konuşuyor olduğu gerçeği ve halanın popülaritesi gözden kaçacak gibi değil. Adanalıların favorisi Dilber'in kullandığı yöreye özgü kelime ve deyimler müthiş merak uyandırıyor. Bu vesileyle bir sözlük vermek bir nevi görevim diye düşünüyorum:
DİLBER HALA SÖZLÜĞÜ:
* Hoşşik: Yalaka, karaktersiz, ukala
* Dinelmek: Ayakta kalmak
* Banadura: Domates
* Gındırık: Aralık
* Gıllik, gıllicik: Küçük, küçücük
* Sası: Tatsız, yavan
* Zebil gibi: Çok, gereğinden fazla
* Hatın kız: Hanım kız
* Booy boy: Eyvaah eyvah
* Bahele: Bak hele
* Çekticeği damar kurusun: Çektiği damar, soy, kurusun
* Soykası batasıca: Soyu sopu batasıca
* Zaar: Zahir, herhalde, öyle görünüyor ki
* Kele: Ayol
* Cıvır: Diri, genç
* Avel: Aptal
* Cibilliyet: Geçmiş
* Bici bici: Adana'ya özgü, nişasta, gül suyu ve buzla yapılan bir tatlı
* Gadasını almak: Derdini, belasını almak
* Zumzuk: Yumruk Bu arada, Adana Demirsporlular hem yoğun eposta'ları hem de facebook'taki gruplarıyla Dilber Hala'nın takımlarının atkısını takmasını istiyorlar bir süredir! Neden olmasın? Ama bir adım daha ileri gitmişler. Bugün, Adana Demirspor'un maçında, statta "Dilber Hala Adana Demirspor atkısı taksın!" diye pankart açacaklarmış! Hayatın kendisi kadar komik olmak mümkün değil ki... Dediğim gibi, bırakacağım bu mizah işlerini, dikiş dikeceğim!
|
|
“OKAN BAYÜLGEN, YILMAZ ERDOĞAN, CEM YILMAZ, FATİH TERİM, GANİ MÜJDE, GÜLSE BİRSEL, KADİR İNANIR, BÜLENT ERSOY, SÜLEYMAN DEMİREL VE ŞAHAN GÖKBAKAR!...” BU ÜNLÜ İSİMLER ATA DEMİRER, İÇİN NEYİ ÇAĞRIŞTIRIYOR? |
|
17/7/2008 15:42 |
|
Milliyet Gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu, Ata Demirer ile yaptığı röportajda 10 ünlü ismi sordu ve bakın nasıl yanıtlar aldı?
10 ismin çağrıştırdıkları
Okan Bayülgen: Göz
Yılmaz Erdoğan: Gülümseme
Cem Yılmaz: Şeytan
Fatih Terim: Kral
Gani Müjde: Kunduz
Gülse Birsel: Uzun
Kadir İnanır: Kaş
Bülent Ersoy: Sıcak
Süleyman Demirel: Bir şey aklıma geldi ama onu söylemeyeyim.
Şahan Gökbakar: Beyaz
ATLAS’A İKİ KARDEŞ BİRDEN GELİYOR!... HAMİLE OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE ŞAŞIRAN GÜLBEN ERGEN ŞİMDİ DE ÇİFTE SÜRPRİZLE KARŞILAŞTI!... ERGEN “İKİZ” DOĞURACAK!... |
|
6/3/2009 10:42 |
|
Sürpriz bir şekilde hamileolduğunu öğrenen Gülben Ergen doktor kontrolünde ikinci bir sürprizlekarşılaştı. Eşi Mustafa Erdoğan'la birlikte doktora giden Ergen önce hamileolduğu haberine sevindi.
Daha sonra da doktorun ikinci sürpriziyle şaşkınadöndü. İkiz bebeği olacağını öğrendiğinde duyduklarına inanamayan Ergen"Kontrollerdden sonra doktorum hamile olduğumu söyleyince hem şaşırdım hemde büyük bir heyecan duydum.
Eşim de çok heyecanlandı. Ancak doktorum ikizbebek beklediğimi söyleyince az daha kalpten gidiyordum.
Çift yumurtaikizleriymiş. Henüz cinsiyetleri belli değil" diyerek duygularınıdile getirdi.
Hem kendi ailesinde hem deeşi Mustafa Erdoğan'ın ailesinde ikiz olmadığını söyleyen Ergen "İkizolduğunu duyunca ikimiz de inanamadık. İnanılmaz bir mutluluk yaşıyoruz, çokşaşkınız, acaip heyecanlıyız, duyunca ağzımız açık kaldı. Mutluluğumuzuanlatamam. İkimizin de gözleri doldu" dedi.
|
|
|